Yaşar KARA – YANKI
'Kişi değil mesele, konu; ‘Haydi, Sıra Senin…’
Kurnaz ve fırsatçılığı bilmemde,
‘akıllı’ insanı oldum olası çok severim.
Özelliklede aklını, zamanlamasını en uygun yerde kullananları gördükçe hayranlığım artar.
Hemen de gerekeni yaparak ödüllendiririm;
AFERİN…
Şımarık,
Züppe,
Bencil ve
Egoist insandan da hiç hoşlanmam.
Hain,
Kışkırtıcı,
Nankör ve
Ekmeksizlerden de nefret ederim. Bunu yapanları ‘İNSAN’ sıfatına bile
yakıştırmam. HÂŞÂ asileşirimde bunlardan insan mı olur diye.
Bizim kuşağımızdan olup ta; sevip, saydığım ender kıymetleri arasında önemli bir hak edişle
yer olan. Enerjisi yüksek dostum; geçtiğimiz günlerde yaptığım ve henüz sizlerle paylaşma
şansımın olmadığı mesleğimin 45 inci yılı etkinliğinde;
‘zıvanadan erken çıkıp, havalanan şımarık bir züppe, bir meslek
dehasıyla ilgili’ benim kızgınlığıma dair; beni teskin etmek adına aktardığı şu sözünü
aynen yazıyorum:
“ Bir insanın zeki olması akıllı olmasını gerektirmiyor.” Önemli bir sözdü tarihi
not gibi. Bu sözün doğruluğuna katılıp katılmazsanız takdir sizin, ama benim için tarihi
nitelikte. Ve ondan sonra dostum ilave etti tam olmasa da yaklaşık; “Veriyorsunuz hak
etmediği havayı-pof pofu ondan sonra ayaklar baş, başları ayak oluyor.”
Biz yazıp çizerken, yarınlar için hazırladığımız; elbette ki ‘genç-başarılı yetenekleri’
havaya sokuyoruz ki; bulunduğu yerlerin kıymetini bilsinler diye. Ama bazen kaldıramayıp
‘aslına dönende’ oluyor! Doğru olanı o da biliyor da. İşi sonuçta ‘modern çöpçülük’
ama masası var! Oysa yumurtadan çıkıp beğenmediği ULU’sunun sayesinde ekmek yiyor.
Ama o çöpçülük yapmıyor, asıl deha olan o. Çünkü nesline son haliyle bile ekmek
yedirebilmenin gayretinde de, değerini bilen yok ama o diyor halik-balık
bilir hikayesi çünkü vefalı..
Dedik ya:
Şımarıklık,
Züppelik meselesi bütün bu.
Örneği de öyle çünkü.
Ama unutuyorlar ki; bir zamanlar Onlara ekmek kapısı açanlar şimdi tel örgü
arkasındalar. Üstelikte ne arayanları nede soranları var.
Kişi değil mesele, konu.
İş bilen kılıç kuşanan; bu tür manevracılara paye vermez ve vermeyecekte.
Zaman gerçektende müthiş ilerliyor.
Vakit derleyip toparlanma vakti.
İşte bu sebeple seçiciliğin, görevlendirmelerin, hak edişlerin tamda değerlendirme vakti.
Tarihe mal olan ‘sezarın hakkının sezara” sunulacağı dönem.
Kırgınlıkların, küskünlüklerin üstesinden geçte olsa gelinip, zeytin dalı uzatılacağı gün bugün.
Allaha hamdüsenalar olsun kişisel olarak beklentilerimiz ne bu manada
nede başka manalarda ve makamlarda yok buda biline.
Ama beklentiyi hak edipte, onları göremeyecek kadarda kör vede nankör değiliz.
Toparlanma,
Şehirleşme,
Değişim ve
Gelişim de;
RÖNESANS olmasa da BAŞARI bekleniyorsa;
Haydi, SIRA SENİN…