27 Haziran 1998

Yaşar KARA – YANKI Allah bir daha göstermesin… Adana Depreminin ardından yıllar geçti ama acısı hale yüreğimizde. 27 HAZİRAN 1998… Adana’nın, şimdi olduğu gibi; En yakıcı ve kavurucu sıcaklarının olduğu günlerinden bir gün olan “O, Cumartesi” günü Veee saatler öğleyi aşmış, ikindi namazını henüz bitirmiş ve yine yanlış değilsem; 16.40 suları olsa gerek. Adana İl Merkezi Seyhan İlçemizin tam şehrin merkezi noktasında yer alan tarihi Tepebağ Mahallesi 10 sokak (O zaman ki ismiyle Bağ-Kur- Şimdi SGK olan kurumun hemen yan sokağı) no 56 da oturduğumuz evimizde ben yat-çeke uzanmış TRT’de bir sinema filmi izlerken, can yoldaşım Dr.Polyanna Succi Kara diğer yat-çek’de uzanmış, uyuyordu. Önce kısa bir sarsıntıyla sallandık, Anladım ki, deprem olmuştu. Zira bu konuda oldukça tecrübeliydim. 1980 li yıllarda ki Van Depreminde ve daha sonra ki yıllarda ki Erzincan Depremlerinde gazeteci olarak bulunmuştum, tecrübeli sayılırdım. Ama az önce oluşan ve çok birkaç saniye süren deprem bir artçı gibiydi. Yine de ne olur olmaz diye; Seyrettiğim Televizyonun elektrikteki fişini çektim ve başımı koyduğum kırlenti TV sehpasının altına atim ki; bir daha deprem olursa TV düşerse yere değil kırlentin üstüne düşer kırılmasın diye; nede olsa mal canın yongası. Tabi kolayda değil taksitle alınmıştı! Tabi, karşı yat-çekte uyuyan eşimi uyandırim ve az önceyi anlatim dedim ki; Aman Tanrım! Derinden gelen, çöllerde oluşan kum fırtınası gibi büyük bir uğultu ile evimizin tabanından yukarıya doğru büyük iş makineleriyle vurulurcasına sarsılmaya başladık. Karolar yerinden çıkmaya başladı, Duvarda sıvalar döküldü ve tarihi evimizin duvarında ki eski tuğlalar adeta birer pinpon topu gibi fırlıyordu. Duvarda ki büyük boyda ki; Evlilik fotoğrafımızın bulunduğu çam çerçeve yerinden fırladı, uyuyan eşimin tam yüzün isabet edeceğini bildiğim için, üzerine abandım ve eşimi o toz duman ve sarsıntı arasında kucağıma alarak yolla bitişik olan evimizin kapısından çıkarmıştım. Hala şaşkınım o kargaşa sırasında büyük bir soğukkanlılıkla nasıl yapabildim diye… DEPREMİN ACISI DERİN İki katlı olan evin ilk katında biz, üst katımızda CHP’nin unutulmaz Adana eski milletvekillerinden MELİH KEMAL KÜÇÜKTEPEPINAR’IN, kardeşi Cemil Bey oturuyordu. Onların mutfağı üstkattan oturma odamıza düşmüştü daha sonra ki sarsıntılarda. Her taraf toz-duman. Bağırmaların, çağırmaların, haddi hesabı yoktu. Daha iki saat önce kapımızda birlikte çay içtiğimiz kapı komşumuz; HARUN, DEDO, FADİK, ve şuan matbaacı olduğunu duyduğum EMRAH’ın annesi sizlere ömür, yan komşumuzun bebeği kucağında ölmüş,daha 10 yaşına bile basmamış kağıtçı bir çocuğun üstüne balkon düşüp ölmüştü. Özetle Tepebağ’da 14 kişi yaşama bu depremden dolayı veda etmişti ve bunun 5 tanesi sokağımızdaydı. OĞUZ KAĞAN KÖKSAL VE DR.ALPER PİŞKİN’İN GAYRETLERİ Velhasılım, sonradan öğreniyoruz ki; Adana Depremi 6.2 şiddetinde ve 43 saniye sürmüştü. Bir de gelin bana sorun bakalım o 43 saniye ne kadar uzun bir süre diye, sanki saatler, günler gibi uzun geldi. Çok sevdiğimiz insanları yitirdik. Ama, halen kutlamak isterim Adana Eski Valilerimizden Oğuz Kağan Köksal, Adana İL Sağlık Eski Müdürlerinden 112 Hızır Servisin isim babası Dr. Alper Pişkin’in muhteşem gayretlerini. Çünkü; Depremin ardından daha 15-20 dakika bile geçmeden anında Adana Deprem Bölgesinde gereken müdahaleye tam donanımla başlatmışlardı. Dilerseniz bundan sonrasını resmi kayıtlarda ki verilere bırakalım; ADANA-CEYHAN DEPREMİ Son yıkıcı depremi 1945 de yaşamış olan Adana ve yöresi, 27 Haziran 1998 günü 6.2 büyüklüğündeki depremle bir kez daha büyük ölçüde zarar gördü. Daha öncekilerden farklı olarak bu deprem, modern bir sismolojik deprem ağının tam ortasında meydana gelmiş ve bütün ayrıntılarıyla gözlenmiştir. ADANA-CEYHAN DEPREMİ NEDEN OLDU? Adana ve yöresi Doğu Anadolu Fay Zonu’nun Maraş yöresinden başlayarak güneybatıya doğru çatladığı kesimde yer almaktadır. Bu yöre Ölü Deniz Fayı, Doğu Anadolu Fay Zonu, ve bunun güneybatı uzantılarıyla sınırlanan Afrika, Arabistan ve Anadolu Levhalarının oluşturduğu üçlü kavşağın çevresinde gelişen karmaşık bir kinematik sürecin etkisinde şekillenmektedir. Adana Depremi, ilgili fay düzlemi çözümüyle de doğrulandığı gibi, sol yönlü doğrultu atımlı bir sisteme bağlı olarak meydana gelmiştir. Bir diğer tanımlama ile deprem sırasında fay hattının kuzeyi, güneyine göre bir miktar batıya hareket etmiştir. Adana Depremi sonrasında ilk üç gün içerisinde 200 civarında artçı deprem gözlenmiş ve bunların ana şoka oranla daha kuzeye doğru dizildikleri saptanmıştır. BU DEPREMDE NELER OLDU? Bu depremde ender görülen büyüklükte zemin sıvılaşması, kum fışkırmaları, gaz çıkışları oldu. Ceyhan Irmağı boyunca, sağ ve sol taraflarında, uzunluğu 50 km olan bir alanda heyelanlar, yarılmalar, tansiyon çatlakları, oturmalar oldu. Bölgede bulunan önemli sayıdaki yeraltı ve yüzey kaynak sularında artış oldu, aynı oranda değişik alanlardaki kuyularda yeraltı suları ve yüzey kaynak suları kesildi ve ya çok azaldı. Soysallı Köyü, Kör Veli Mevkiinde bulunan 204 m derinlikteki su kuyusundan su ve metan gazı çıkarak kesilmiş sonrada petrol fışkırmıştır. 1998. Tarihli Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü’nün ön hasar tespit icmal formuna göre: -144 kişi hayatını kaybetti. -1356 bina tamamen yıkıldı. -30 adet işyeri yıkıldı. -18395 bina oturulamaz -555 işyeri hasarlı oturulamaz. -43721 bina hasarlı oturulamaz. -1026 işyeri hasarlı oturulur hale gelmiştir. Özetle Adanalı dün bir kez daha bu acıyı aradan 18–19 yıl geçse de canı yürekten hissetti. Allah bir daha göstermesin diyor ve hayatlarını kaybedenlere bir kez daha rahmetler dileyerek ardından dualar yolluyoruz. Ve ilgililere de bir kez daha çağrı yaparak diyoruz ki; lütfen depreme karşı gereken hassasiyet ve titizlikle önlemlerimizi alalım.